Bilim insanları iklim değişikliği ve hava kirliliğinin 2100 yılına kadar 30 milyon kişinin ölümüne neden olabileceğini açıkladı.
İklim değişikliği ve hava kirliliği, insanlık için giderek büyüyen bir tehdit oluşturuyor; bilim insanları, bu iki faktör üzerinde yaptığı çalışmada geleceğe yönelik endişe verici uyarıda bulundu.
Max Planck Kimya Enstitüsü uzmanları tarafından yapılan yeni araştırmaya göre, İklim değişikliği ve hava kirliliği, 2100 yılına kadar insan nüfusunu ciddi şekilde etkileyecek.
DÜNYA HABERLERİ
Kraliyet ailesinin yılbaşı hazırlıkları başladı: Dev Noel ağacı hazır!
Meksika’da ilk kadın liderin etkileri: Devrimin 114. yılı kutlamalarında renkli görüntüler
Ukrayna savaşında kartlar yeniden dağıtılıyor: ABD, ATACMS füzelerine neden izin verdi?
Kuzey Kore’den gövde gösterisi: Son teknoloji silahlar sergilendi!
GÜNEY VE DOĞU ASYA’DA TEHLİKE
Araştırma, 2000-2090 yılları arasındaki verilerin 10 yıllık dönemler halinde incelenmesiyle gerçekleştirildi. Sonuçlar, ölümlerin büyük çoğunluğunun Güney ve Doğu Asya’da yaşanacağını gösteriyor. Bölgedeki yaşlanan nüfus ve kronik hava kirliliği, bu karamsar tabloyu destekleyen başlıca etkenler arasında yer alıyor.
ŞİMDİDEN BAŞLADI
Batı Avrupa, Kuzey Amerika, Avustralasya ve Asya-Pasifik gibi yüksek gelirli bölgelerde ise aşırı sıcaklıklara bağlı ölümlerin, hava kirliliğinden kaynaklanan ölümleri geçeceği öngörülüyor.
ABD, İngiltere, Fransa, Japonya ve Yeni Zelanda gibi ülkelerde bu eğilimin şimdiden başladığı belirtiliyor.
YEDİ KAT ARTIŞ BEKLENİYOR
Birleşmiş Milletler’in son raporuna göre, yüzyılın sonunda dünya genelinde sıcaklıklar 3,1 derece artabilir. Uzmanlar bu senaryoyu “felaket” olarak nitelendiriyor.
Dr. Andrea Pozzer, “2000 yılında aşırı sıcak ve soğuk hava koşulları nedeniyle yılda 1,6 milyon kişi hayatını kaybederken, bu rakamın 2100’de 10,8 milyona çıkması bekleniyor. Bu, yaklaşık yedi katlık bir artış demek,” diye uyarıda bulundu.
ACİL EYLEM ÇAĞRISI
Uzmanlar, iklim değişikliği ve hava kirliliğiyle mücadelede daha güçlü politikaların hayata geçirilmediği takdirde, bu ölüm oranlarının kaçınılmaz olduğunu vurguluyor. Özellikle yoğun nüfuslu ve düşük gelirli bölgelerde yaşayanlar için büyük bir tehdit oluşturuyor.
Gerekli önlemlerin alınmaması durumunda sadece sağlık alanında değil, ekonomi ve sosyal yaşamda da ciddi sonuçlar yaşanabileceği konusunda uyarıda bulunuluyor.
