Atalay; İşçinin dayanma gücü kalmadı

featured

Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) Başkanı Ergün Atalay, hükümete seslendi: “Bu ülke kimsenin babasının çiftliği değil, hepimizin ülkesi. En ufak sıkıntıda bedeli beraber ödüyoruz.”

Sendikanın genel merkezinde basın toplantısı düzenleyen Atalay’ın gündeminde ‘kamu toplu iş sözleşmeleri’‘ücretler’ ve ‘vergi adaletsizliği’ vardı.

Kamu sözleşmelerinde bazı sektörlerde taraflı arabuluculuğa gidildiğini söyleyen Atalay “Grev yapalım, işi durduralım, halkı sıkıntıya sokalım bunlar doğru değil ama yapacak bir şeyimiz yok” diye ekledi.

Atalay, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’eyse şöyle yüklendi: “İzlediği politika ne emekliye, ne işçiye, ne taşerona bir fayda getirmiyor. Onun dünyası başka, biz çalışanların dünyası başka.”

Atalay’ın açıklamaları şöyle:

‘Kötü yönetimin maliyetini herkes biliyor’

* Öyle bir noktadayız; takriben 60 bin yakın arkadaşımız oldu. Sebebi şu yeni emekli olan şu an kamu çalışanından yüzde 50 daha fazla ücret alıyor. Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle çarpık bir ücret düzeni göremezsiniz. Öyle bir bakış açısı var ki; işçi emekli olsun, para almasın. Biz işçiler, çalışanlar bir şeylerin düzeldiğini görmüyoruz. Ekonominin, kötü yönetimin maliyetini herkes biliyor.

‘TÜİK’in rakamlarıyla pazar arasında dağlar kadar fark var’

* Kamu sözleşmeleri var ocakta, martta başlayan. 27 Şubat’ta ilk teklifi verdiler, aradan iki ay geçti hükümetten bununla ilgili hiçbir şey gelmedi. İnsanların dayanma gücü kalmadı. TÜİK’in açıkladığı rakamlarla, pazar, marketteki rakamlar arasında dağlar kadar fark var.

‘Maliye bakanının politikası ne emekliye, ne işçiye, ne taşerona bir fayda getirmiyor’

* Sayın maliye bakanı bunların bir tanesini duymuyor, görmüyor. İzlediği politika ne emekliye, ne işçiye, ne taşerona bir fayda getirmiyor. Şu an gündemde kamu sözleşmeleri var ama Türk İş asgari ücretlinin geçinemediğini anlatmak zorunda. 70 yaşında iş kazasına uğrayan abilerimiz var. 70 yaşında adam neden çalışsın, demek ki ekonomik sıkıntı var.

‘Hiç sefa çektiğimiz yok’

* Bizler çok cefa çekiyoruz ama hiç sefa çektiğimiz yok. Onun için maliye bakanı, çalışma bakanı ve sayın cumhurbaşkanına seslenmek istiyorum; sözleşme görüşmeleri emekli, asgari ücretli görüşmelerine benzemiyor. Bir kısım arkadaşlar taraflı arabuluculuğa gittiler. Örneğin ben demir yollarının da başkanıyım. Ayın 5’in demir yolları taraflı arabuluculuğa gittiler. Ne olacak; iki ay içinde grev kararı alıp uygulamak zorunda demir yolcuları. İşçi tepkisini her noktada göstermek zorundayız. İşçilerin taleplerini derhal yerine getirsinler. 27 Şubat’ta teklif vermiş arkadaşlarımız, işveren “Parasal konuyu konuşmam” diyor. Bizim sıkıntılarımız parasal.

‘O tabloya dar çerçeveden bakıyor’

* Herkes gözünü dikmiş maliye bakanına. Maliye bakanın da bugüne kadar işçi ile ilgili hiç müspet bir şey yaptığını geçmiş dönemde de görmedim, bu dönemde de görmedim. Yani göreceğimi de hiç zannetmiyorum çünkü onun dünyası başka, biz çalışanların dünyası başka. O bir dar çerçeveden tabloya bakıyor. Onun için geçen sene “Zordayız, geçinemiyoruz” eylemleri sürdü altı ay.

‘Grev doğru değil ama yapacak bir şeyimiz yok’

* Kamu sözleşmelerinde yetkili sendikalar kararı alacaklar, başka TÜRK-İŞ olmak üzere işçilerin önünde gitmek mecburiyetinde. İşçiye sormadan hiçbir sendika sözleşme imzalayamaz, işçi razıysa problem yok. Sıkıntı Altındağ’da, Bursa belediyesinde, İstanbul metrosunda da var. Grev yapalım, işi durduralım, halkı sıkıntıya sokalım bu doğru değil ama yapacak bir şeyimiz yok.

‘İşçinin dayanma gücü kalmadı’

* Hükümete bir daha sesleniyorum; işçinin talebine kulak verin. İşçinin dayanma gücü kalmadı. 10 yıllık 35,40 bin lira alıyor. İşverenler dışarıdan taşeron işçi alıyor. Onu küçümsemiyorum ama 10 yıllık işçiyle kıyas edemezsin. Şu an 742 evladımız (çocuk işçi) can verdi. Aileleri işe yolluyor, neden? Demek ki geçinemiyorlar.

‘Sayın cumhurbaşkanı bakanların yarısını, şu madenin altına bir soksa…’

* Bazı memur sendikaları da işçiyi öyle görüyor ki, yani sanki biz marabayız. Yani burada, affedersiniz, lağımından çöpüne kadar, ekmeğinden savunma sanayisine kadar, yerin altına kadar… Özellikle ifade ediyorum, sayın cumhurbaşkanı bir gün şu maliye bakanına, şu bakanların yarısını, şu madenin bir altına bir soksalar bir görseler o işçi nasıl çalışıyor? Hangi şartlarda, hangi zahmeti, hangi sıkıntıyı çekiyor?

‘Bu ülke kimsenin babasının çiftliği değil’

* Sen sıradan bir adam getirip de Milli Denizaltı’yı yapamazsın. Dışarıdan sıradan bir adam getirip karın lapa lapa yağdığı yerde 80 metre elektrik direğinin tepesinde çalıştıramazsın. Makine Kimya’da arkadaşlarımız emekli oldu. Öyle bir ustaya ihtiyaç var ki, sonra Makine Kimya’nın sendika başkanı arkadaşlarımızı geri döndürdük. “Ya gelin üç ay durun, size ihtiyacımız var. Bu yeni gelenlere bunu öğretin” dedik. Biz, işçi, sendika bunu düşünüyor. Bu ülkeyi idare eden, maliyenin başında olan, bakanlıkların başında olanlar düşünmüyor. Onun için bu ülke kimsenin babasının çiftliği değil, hepimizin ülkesi. En ufak sıkıntı olduğu zaman bedeli hep beraber ödemeye devam ediyoruz.

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.
Giriş Yap

Sağlık Haberleri ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin